Emre Müheyya

Cocuklugumdan kismi olgunluga eristigim yasa kadar (bu yasi kismi kabul ediyorum cunku tam anlamiyla kelimenin hakki bence utopik) kendimi yendigimi sandigim bir cok vaka gecti basimdan.

Ben, memur bir ailenin cocugu olarak sinirli ihtiyaclari olan ve bu sinirlari baska sinirlarla engellemeye calismakla mucadele eden bir genclik gecirdim. Cocukluk donemini es geciyorum cunku gerek buyudugum yer gerekse cocuk olma halinden ihtiyaclarin ne kadar zorlanabileceginden bihaberdim. Bu aslinda guzel bir sey. Kisaca acmam gerekirse, ilkogretim doneminde okudugum okullarda bi probis bir de caprisun benim icin lukstu ve bunlari kantinden alabildigim gun sinirlarimda oynardim. 

Gencligimle devam edecek olursam, yine okuyacagim okul itibariyle sinifimda, cevremde farkli kosullardan gelen bir ton insan olacakti. Aslinda galip gelecegim ilk vakanin ortasindaydim lise hazirligin ilk gunu.

Kazandigim bu okulda ilkogretimden tanidigim cok az arkadasim olacakti ve bu kotu bir seydi. Ancak farkli insanlarla 4 sene gecirecek olmak da ayri bir heyecandi. Cunku ‘yeni’ hep guzel gelir insana, ayni zamanda cabuk eskimeye de en musait olandir. 

Hazirlik sinifinda kurulan arkadasliklar  aslinda cok uzun soluklu olmayabiliyor cunku daha sonra alan seciminden kaynakli sinif degisiklikleri insanlari farkli yonlere itiyor. 

Velhasil, ilk paragraflarda soyledigim gibi cevremde farkli kosullardan gelen bir ton insanin icinde kendimi sorgulamaya baslayacak, fakat geldigim yerin neresi oldugunu hep hatirlayarak bu ilk vakada emin adimlarla ilerleyecektim. Belki de ortaokulda bir kac hafta calisacagim matbaa, yasima gore farkli seyleri gorme sansi verecekti bana. O zamanlar babama kiziyordum tabi, arkadaslarim Arsuz’da tatil yaparken ben neden calisacaktim ki?

Babamdan o donemlerde hata olmasin ama haftalik 20 lira gibi bir sey aliyordum. 15 de olabilir. Okula servisle gidip gelmeme ve ogle arasinda yemegi evde yememe ragmen bana fazlaca yetmesi gereken bu para tabiki ilk gunden suyunu cekiyordu. O gun Cumartesi ya da Pazardi. Liseye baslamistim, yeni arkadaslarim vardi zamanimi evde mi gecirecektim? Ilk gunden suyu cekilen bu harcligin, farkinda olmadan bana guzel bir ders verdigini cok sonradan anlayacaktim.

Saolsun ailem memur maaslariyla beni okul konusunda elinden geldigince desteklemistir. Her sene dershaneye gidemeyecek ancak eksik oldugum derslerden hep ozel ders alacaktim. Universite sinavlarina yaklastikca dershane ihtiyaci dogmus olacak ki, lise ikinci siniftan sonra dershaneye de gitmeye baslayacaktim. Basa donuyorum, orda da farkli bi ton insan olacak ve ben onlari tanimaya calisacaktim.

Baska turlu gelmek isteyecegim noktaya gelemeyecegim icin bu kisimlar biraz uzun oldu.

Farkina varmadigim bir ani paylasayim mesela; hafta ici bir gun, arkadaslarimla bulusup bir cay bahcesinde iskambil oynayacagiz. Icecegim tanesi 30 kurustan en fazla iki cay. Ama cepte birine yetecek kadar bile yok. Nargile siparisinin yaninda oralet soyleyen arkadasima aldiris etmeden ya da imrenmeden ben bir sey istemiyorum tesekkurler dedigim bu an 20 liranin kagit parcasindan ibaret olmadigini hissettigim andir.

Bu kagit parcasindan ibaret olmayan sey aslinda ihtiyaclari, istekleri belli cizgilerde yonetebilme becerisiydi. Elimdekinin tamamini bugun tuketebilirim ya da uc gun icinde ya da bir sonraki harclik gunune kadar. Aslinda yetiskin bireylerin bugun yaptigi da bu degilmi? Kazancinizi iyi bir lokantada pek guzel yemek yiyerek de tuketebilirsiniz, bunu daha uygun olacak bir menuyle evde yapacaginiz yemekle bir sonraki gunlere de pay edebilirsiniz.

Benzer hikayeler universite zamanimda da gecerli olacakti. Burayi pas gecerek sonraki donemi yani universite sonrasini da cok kisa bir ozetle gecistirmek istiyorum; harcligimin yerini kendi kazanacagim asgari ucret alacakti (750 lira) Tam bir sene bununla yetinmeyi bana 20 liranin ogrettigini anlayacak ve vakalarin bilmem kacincisini da atlatmis olacaktim.

Babamin, bana 13-15 yaslarindayken 10 liraya ikinci el pazarindan aldigi bisikletim ve surekli bozuldugu icin kilometrelerce uzaktaki tamirciye yuruyerek goturmek zorunda olmam bana hic agir gelmezdi. Yolda giderken doktugum ter, ona binip mutlu olma istegime hep degdi. Cocukken oyuncagim olmadi hic ama anneannemin evinde tavuk kovalamak beni mutlu ederdi. Ben gencken arkadaslarimla doner yemeye gittigimde, yemegimin yaninda icecek icmezdim. Cunku harcligimi idareli kullanip sonrasinda da onlarla yemege cikmak isterdim. Sorduklarinda yemekle bisi icersem cok sisirdigini soyler gecistirirdim. Tabiki param yok demek ayip degildi ama genclik iste.

Bugune gelecek olursam, aliskanlik ya ben hala yemekle bir sey icmeyi pek istemem. Cunku gecmisin getirdigi tebessum hosuma gider. Adim atarken annemin kolundaki tek bilezigi satip kardesimin dershane masrafini odedigi gelir aklima hep. Fedakarligin, tarifi mumkun olmayan bir tatmin sundugunu ogretmistir bu bana. 

Secimlerimizde ozgur oldugumuzun, kosullar ne olursa olsun hayatin problemlerin otesinde yalinlastirilabileceginin, hayatin zevkli hale getirilebileceginin farkina varmak icin hicbir zaman gec degildir. Bunu anlamak icin vezir olmaya da gerek yoktur. Ertelemenin bazen cok guzel faydalari olabilecegini tecrube edin. Ne kazanirsaniz kazanin, nerede yasiyorsaniz yasayin paylasmanin hazzindan kendinizi mahrum etmeyin. Ama en onemlisi emege saygi duyun. Emeginizle baskasinin size verdigi emek arasinda ufak bi fark var. Bunu kesfedin. Manevi huzur sevgiden baska bir sey olamaz, ama sevginin yollari farklidir. Cicegi ya onu sevdiginiz icin sularsiniz ya da baska birinin onu sevdigi icin. 

Elinizdekinin kiymetini bilin diyeydi butun bunlar. 

Sevgiler.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: