Rengi Tütün

Herkesin sevdigi seyi sevdigimi soylemek garip geliyor bana. Su icmek gibi mesela, herkes su icer, icmek zorunda cunku. Cikip da bi yemegi sevdigini soyler insan ama su icmeyi sevdigini soyler mi? Sevse bile cok sacma.

Su anlamli bi ornek olmadi belki ama kafamdakini tasvir etmeye calisirken iyi gitti.

Muzik de boyle benim icin. Kendi kendime muzik dinlemeyi cok sevdigimi soylemek bi anlam ifade etmiyor, ama bayiliyorum. Herkes sever biliyorum. Ruhun gercekten gidasidir. Rahatlamak icin dinlersiniz, huzunluyken, eglenirken.. Eslik etsin istersinizki ruh halinize gore notalansin.

Ama ben bazen, cok sevecegim bir sarkiyi o kadar cok dinliyorum o kadar cok dinliyorum ki ureteni, onu kesfettigime pisman olsun istiyorum. Turunden bagimsiz bu tabi; fakat huzunlu degilken huzunlu olani, mutsuzken de eglendireni cekiyor canim.

Gecenlerde yeni dinledigim ve yeni kesfettigim icin pisman oldugum bi sarkiyi paylasmak istiyorum. Dilerseniz buradan itibaren okurken dinleyebilirsiniz. Lutfen dinleyin, yazinin en altinda.

Ruhumu dinlendiren bu sarki, beni ister istemez hayati sorgulamaya itiyor. Aslinda muzik dinlerken hissetmek istedigim seylerden biri de bu cunku muzigin ruhuma kattigini baska bir sey katmiyor. Yani sadece hayati sorgulamak degil tabi istedigim ama sorgulamak, her seyi.

Sarkiyi dinlerken galiba siz de sozlerin ve sesin buyusune kapilacaksiniz. Cikaracaginiz anlamlar sizi iyi hissettirir umarim.

Ote yandan kitap icin de benzer duygular besliyorum ama tersi yonde. Eskiden kitap okumayi cok severdim, hala seviyorum. Siiri sevmezdim ama simdi gonlum ara ara istiyor. Bu noktada aileme tesekkur etmek istiyorum cunku bu konuda beni zorlamadan guzele sevkettiler. Cocuklar icin kitap problemdir cunku oynamak daha eglencelidir.

Benzer duygulari tersinden hissetmeme gelecek olursam kitap, muzigin aksine onu cok yavas okumam ve neredeyse bitirmemem konusunda beni ikna eder her seferinde. Hele eski bir basimsa ve sayfalar tutun rengini almissa kendimi kaybederim. Okumaya baslamadan hayati sorgularken bulurum kendimi. Istedigim seyi bastan hissettirdigi icin belki de, bitsin istemem.

Ama okumaya baslamadan icine dustugum bu kuyunun bir sebebi var. Bizim evimizde tutun renginde cok kitap vardi, beni kismen de olsa okumaya sevk eden sayfalardi bunlar. Hemen hemen hepsinin ilk sayfasinda elle yazilmis bir tarih, bir isim ve murekkep kokusu vardi. Tarih 1980lere ne kadar yakinsa ben o kadar sorgulardim hayati. Ama o yaslarda yani kucukken, sorguladigim seyin hayat oldugunu bilmezdim.

Buraya kadar her sey cok fazla ozel degil. Ama ben kismen ozelimi de dile getirmek icin yaziyorum.

Bu kitaplarin bir kismi simdi annemin evinde, bi kismi muhtemelen kayboldu. Ayrilik her zaman hayatin bir parcasi, iyisi de var kotusu de. Annem ve babamin ayrilislarinda hissettigim duygularin gecmisten gelen sesi, kitaplarin bana ben kucukken fisildiklari aslinda.

1980ler ailem icin zor gectiginden benim icin farkli anlamlar tasir. O donemlerin sonuna yetismis olsam da evdeki bu kitaplarda kalan izler, icindeki notlar ve aralarda kalmis belki de unutulmus mutlu fotograflar beni yavas okumaya iten seyler.

Sayfayi cevirince aniden ortaya cikan fotografi gormemek icin ya da ilk sayfada ithaf edilen ismi ve el yazisini hissetmemek icin belki de bitirmek istemiyorum kitabi. Mutsuz oldugunuz bir ani ya da donemi hatirlamak ister misiniz? Ya da ona sebep olani? O mutlu fotograflar, el yazilari beni mutsuz oldugum o zamanlara goturmesin diye ben cok cekinirim. Korkarim bundan. Korkmak iyidir bazen.

Bunu uzun zaman sonra, annemin ziyaretinde bana hediye ettigi kitapla yeniden yasadim. Bile bile actigim ilk sayfanin sag ust kosesindeki notu deldi yuregimi. Kitap tutun rengi degildi, notu da 2017 tarihliydi. Ama anlam yuklerken gozumun onune evde duran iki ciltli 80 basimi Dostoyevski’nin Suc ve Ceza’si geldi. Ilk okudugum ‘kalin’ kitapti Suc ve Ceza. Cok guzel korunmustu 2000lere kadar, tarih kokan sayfalari eritirdi icimi, ilk cildin ortasinda buldugum babamin askerlik fotografi ve arkasindaki not ise cok hosuma gitmisti. Sanki her bolum sonrasi benzer bir suprizle karsilasacakmis gibi heyecanla bitirmistim ciltleri.

Suc ve Ceza’nin bende biraktigi bu guzel hissin yerini, annemle babamin ayrilisinin ardindan bambaska bir sey aldi. O da demin de bahsettigim gibi, okuyacagimin arasindan cikabilecek mutlu bir hatira ve sonrasinda getirecegi huzun.

Ben kitapla aramdaki bu iliskiyi degistirmeye calisiyorum. Gecmisi silemeyecegim icin belki organik bir gelisme olabilir aramizda. Cunku hatiralarin ya da yasanmisliklarin bugunu etkilemesini istemiyorum.

Hayatta her sey insanlar icin var. Olumlu ya da olumsuz tum fiiller, sifatlar, yansimalar. Hep bizim icin. Uzulmek icin cok kisa hayat, mutlu olmak ise hic yetmeyecekmis gibi.

Sevgiler.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: