Ölüm Üzerine – II

Yaziya bir haberle devam etmek aklimin ucundan gecmemisti. Cunku konuyu anlatmaya calisirken, henuz gerceklesmemis bir eylem olarak dusunmustum ölümü, ustelik ucuz olmayan bir sey olmaliydi ölüm; adi kadar zor olmaliydi.

***

Kaybetmedigi her seyi onun sanar insan. Ama sahip olmadiklarindan da haberdar degildir.

***

“Goruyorum ki, caresizligi hic tatmamissiniz hayatinizda.”

Gectigimiz hafta ‘okudugumuz’ haber Dilek Ozcelik. Muhtemelen cogumuz yillar oncesinde bir sekilde denk gelmisizdir Dilek’e. Ama bize neydi, nasil yardim edebilirdik ki falan. Unutmustuk. Yasadigi olaydan belki de, yardim istemeye yuzu kalmamisti bir daha. O zamandan bugune ne yasadi ondan baskasi bilmez. Tahmin etmeye de curret yetmez. Dilek’in insanligi ogrettigi o gunun uzerinden 5 sene gecmis. Ve simdi tekrar hatirliyoruz onu. Pardon gecen hafta olum haberiyle hatirladik ve unuttuk yeniden. Acisini, caresizligini degil; adini paylasarak insanliktan nasibimizi almis gibi davraniyoruz. Vicdan temizligi yine samimiyetsiz.

***

Elimiz ufacik kesildiginde bile nasil yaniyor canimiz. Kolumuz olmasa nasil olurduk? Top oynarken ayagimiz kirildiginda, iyilesene kadar oynayamayacagimiz icin uzuluyoruz. Ya hic oynayamamis olsaydik? Bu dunyada yasamak hem bu kadar kolay hem de bu kadar zor olmamali.

“Nereden çıktı bu tabut?

Ne işim var benim içinde?

Ve bu kalabalık.

Yüzler; bu yüzler hep tanıdık.”

***

Hepimiz buyuyup adam olmayi hayal ediyoruz. Is sahibi olmayi, evlenmeyi, cocugumuzun basini oksamayi.. Onu buyutmeyi hayal ediyoruz, buyudugunu izlemeyi..

Insanlarin o ya da bu sebepten ellerinden hayallerinin alinmasi ne kadar kotu bir sey olabilir? Yine basa donuyoruz, yasamadan bilir mi insan?

Haksizliga karsi durmak, derde derman aramak internetteki bir site araciligiyla imza toplamaktan ibaret olmamali. Bunun gibi yazilarla hatirlamamali insan atan kalbini.

***

Dilek gibi caresiz yuzbinlerce canli oldugunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Yarin Dilek gibi nicelerini gorup, uzaktan uzaktan bahesedecegiz onlardan. Sonra ayni terane, unutup yeniden hatirlayacagiz. Hatirladigimiz gun unutacagiz.

Ofkeliyim, uzgunum diyen hickimseyi samimi bulmuyorum. Hatta simsarlikla sucluyorum su an. Ama insanlardan nefret etmek istemiyorum.

***

Buyrun, oturun dostlar,

hoş gelip sefalar getirdiniz.

Biliyorum, ben uyurken

hücreme pencereden girdiniz.

Ne ince boyunlu ilâç şişesini

ne kırmızı kutuyu devirdiniz.

Yüzünüzde yıldızların aydınlığı

başucumda durup el ele verdiniz.

Buyrun, oturun dostlar

hoş gelip sefalar getirdiniz.

Neden öyle yüzüme bir tuhaf bakılıyor?

Osman oğlu Hâşim.

Ne tuhaf şey,

hani siz ölmüştünüz kardeşim.

İstanbul limanında

kömür yüklerken bir İngiliz şilebine,

kömür küfesiyle beraber

ambarın dibine…

Şilebin vinci çıkartmıştı nâşınızı

ve paydostan önce yıkamıştı kıpkırmızı kanınız

simsiyah başınızı.

Kim bilir nasıl yanmıştır canınız.

-Nazim Hikmet

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: